totobo giris youtube mp3 cevirici masöz istanbul hotmail aç

Hakkı Öznur: Alimin ölümü, alemin ölümüdür

Çok kıymetli fikir ve gönül adamı Prof. Dr. Turan Güven, yıllarca genel başkanlığını yaptığı Selçuklu Vakfı’nın Ankara Tacettin Dergâhının yanında bulunan Kabakçı Konağında düzenlediği bir anma programı ile rahmetle, minnetle ve dualarla anıldı.

Hakkı Öznur: Alimin ölümü, alemin ölümüdür
Hakkı Öznur: Alimin ölümü, alemin ölümüdür
İstanbul escort Nişantaşı escort Şerifali escort Maltepe escort Sancaktepe escort Eyüpsultan escort Şişli escort Kayaşehir escort Büyükçekmece escort Beşiktaş escort Mecidiyeköy escort Zeytinburnu escort Sarıyer escort Bayrampaşa escort Fulya escort Beyoğlu escort Başakşehir escort Tuzla escort Beylikdüzü escort Pendik escort Bağcılar escort Ümraniye escort Üsküdar escort Esenyurt escort Küçükçekmece escort Esenler escort Güngören escort Kurtköy escort Bahçelievler escort Sultanbeyli escort Ataşehir escort Kağıthane escort Fatih escort Çekmeköy escort Çatalca escort Bakırköy escort Kadıköy escort Avcılar escort Beykoz escort Kartal escort şirinevler escort

Anma programı Kur’an tilaveti ile başladı. Programa hocanı ailesi, talebeleri, 68 ve 78 kuşağına mensup Ülkücü kuruluşların önde gelen isimleri, dava arkadaşları katıldı. Turan Hocanın arkadaşlarından Doç. Dr. Mustafa Lale Kur’an’ı Kerim okudu ve merhumun ruhuna dua etti. Program Selçuklu Vakfının genel başkanı ülkücü fikir adamı ve rahmetli Turan Güven hocanın dava arkadaşlarından Dr. Lütfi Şehsuvaroğlu’nun açılış konuşması ile başladı. Şehsuvaroğlu Turan Güven Hocanın ilmi şahsiyetinden, ahlaki duruşundan ve Türk İslam ülküsüne bağlı olan dava adamlığından bahsetti. Onun ülkücü hareketteki yeri ve önemini ve davaya olan büyük hizmetinden söz etti. Turan Hocayla ilgili anekdotlar anlattı.

 

 

Ardından Türk Ocakları Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz bir dönem Türk Ocaklarının hars heyetinde bulunan Turan Güven Hocanın Türk fikir ve ilim camiasına yapmış olduğu tarihi hizmetlerden söz etti. “Yüksek ahlak sahibi ilkeli, tutarlı, milli ve İslami değerlere bağlı, çok kıymetli bir şahsiyet olan Turan Güven Hocamız, milliyetçilik tarihimizde her zaman rahmetle minnetle saygıyla anılacaktır.” Dedi. Programda Turan Güven Hocamızın muhterem eşi Fatma Selçuk, üç evladı ve kardeşleri de merhum hocamızla ilgili herkesi duygulandıran, hüzünlendiren, çok güzel sözler söylediler. Kadirli Vakfının başkanı ve Turan hocanın çalışma arkadaşı olan akademisyenler de merhum Turan hocayla ilgili duygularını paylaştılar.

Daha sonra ülkücü fikir ve siyaset adamı,  Hakkı Öznur 35 yıldır yakından tanıdığı, çok kıymetli dava büyüğüm ağabeyim dediği kadim dostu Turan Güven hocanın 69 yıllık hayatından bahsetti. Turan  Hocanın Milliyetçi- Ülkücü hareketteki geçmişini yapmış  olduğu  başkanlıkları, siyasi  mücadelesini, akademik hayatını ilmi çalışmalarını,  dönemleriyle bir kronoloji halinde  anlattı.

 

 

Hakkı Öznur konuşmasında şunları söyledi:

68 kuşağının önde gelen  Ülkücü Gençlik Liderlerindir

Turan Güven hocamız Kadirli’nin Sarıdanışmanlı Köyünde 1950 yılında doğdu. İlk ve Ortaokulu Kadirli’de okudu. Ortaokulda Milliyetçiler Derneği ile temas kurdu. Atsız’ın çıkardığı dergiler ve kitaplarla o yıllarda tanıştı. Mersin Öğretmen Okulunda iki yıl (1964-1966) okudu ve başarılı öğrenciler arasına girerek Ankara Yüksek Öğretmen Okuluna seçildi. Ankara Yüksek Öğretmen Okulu Hazırlık Lisesinde öğrenci iken (1967-1968) ülkücü harekete girdi. 68 kuşağına mensup Turan Güven Avrupa’da esen öğrenci hareketlerinin Türkiye’yi de etkilediği bir süreçte, gayri milli ideolojilere karşı safını Ülkücü hareketten yana seçti.

 1968-1972 yılları arasında, Ankara’da FKF/DEV-GENÇ, DDKO vb. Marksist-Leninist komünist ve bölücü örgütlerin  üniversitelerde estirdiği kızıl teröre karşı en önde mücadele dönemin gençlik liderlerindendir.   Komünistlerle hem sokaklarda hem de öğrencisi olduğu Fen Fakültesinde verilen o şanlı mücadelede yüreğiyle, bileğiyle ön saflardaydı Sol terör örgütlerinin hedefinde olan ülkücülerdendi  Ülkücü Hareketin tarihinden önemli bir yeri  olan    Yüksek Öğretmen Okulu Ülkü Ocağı Başkanlığını yaptı. İbrahim Doğan, Ali Güngör, Ramiz Ongun,  Zeki Göncü, Ramazan Ceylan (Mirzaoğlu), Mehmet Keleş (Göktolga), İsmet Tuncer, Kürşat Özkan’la birlikte 1968 yılında Ankara Ülkü Ocakları Birliği’nin kurucusu ve ilk yönetim aktif üyelerindendi.

İlk Ülkücü Şehitlerimiz Süleyman  Özmen’in  Dursun Önkuzu’nun Arkadaşıydı

İlk ülkücü şehitlerden Süleyman Özmen’in,  Dursun Önkuzu’nun arkadaşıydı Ülküdaşıydı.  Şehitlerimizin cenaze törenlerine katılan binlerce Ülkücüden biriydi. Ankara’da Komünistlerin okulları işgal etmesi,  Ülkücü öğrencileri  okullara  sokmak istememeleri, öğrenim özgürlüğünü engellemeleri ,Ülkücülere silahlı saldırıları nedeniyle çıkan  olaylardan dolayı üç kere cezaevine girdi ve bir ayda Ankara Sıkıyönetim Komutanlığında gözetim altında kaldı. 12 Mart döneminde Medrese-i Yusufiyeye giren ilk ülkücülerdendir. Dönemin ÜOB yöneticilerinden İbrahim Doğan, Sami Bal, Mahir Özsoy, Hasan Ali Arıkan, rahmetli Ali Güngör ve birçok dava arkadaşlarımız ağabeylerimiz ülkücü gençlik hareketinden cezaevine düşen ülkücülerdendir.

Turan Hoca 1971 yılında Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in talimatıyla MHP Gençlik Kolları Genel Başkanlığı, yaptı. Milliyetçi Hareketin lideri BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ’ in özel olarak ilgilendiği ve Ülkücü gençlik hareketi içerisinde çeşitli alanlarda görevlendirdiği yiğit bir ülkücüydü.  Türkmen Ağası dava büyüğümüz Ülkücü Hareketin tarihinde de büyük bir öneme sahip BÜYÜK ÜLKÜCÜ Dündar Taşer ağabeyin rahle-i tedrisinden geçen dönemin gençlik liderlerindendir.

Üniversite hayatında hep başarılı olan hayatı boyunca ilmi bir disipline sahip olan ilme büyük önem veren Turan  güven Hoca 1975  yılında kurulan   Üniversite, Akademi ve Yüksek Okul Asistanları Derneği (ÜNAY) ın  kurucularındandır. Bir dönem ÜNAY Genel Başkanlığı da yaptı. ÜNAY  Başkanlığını 1979  yılında o zaman  Ankara’da asistan olan   bugün MHP Genel  Başkanı  olan  Devlet  Bahçeliye devretti. 12 Eylül 1980 öncesi Ülkücü Öğretmenler ve Öğretim Üyeleri Deneği (ÜLKÜ-BİR) Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu.

Akademik Hayatı:

1972 yılında Fen Fakültesini ve Ankara Yüksek Öğretmen Okulunu bitirdi. Mezuniyetten hemen sonra Fen Fakültesi Biyoloji Bölümüne Asistan olarak girdi. Yüksek Lisans, Doktora, Doçentlik unvanlarını Ankara Üniversitesi Fen Fakültesinden aldı ve bu kurumda 24 yıl (1973-1997) hocalık yaptı. 1997 yılında Kırıkkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesine Profesör olarak atandı ve burada dört yıl Biyoloji Bölüm Başkanlığını yürüttü. Daha sonra Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesine Profesör olarak geçti. Yerli ve yabancı dergilerde çok sayıda bilimsel makaleleri yayımlanmıştır. Türkiye’de (1985-1997 yılları arasında) 12 yıl süreyle tüm liselerde kitapları okutuldu.

Ülkemizin sayılı "Hücre/Hücre Biyolojisi" ve "Elektron Mikroskop" üzerine çalışan uzmanlarından olan Prof. Dr. Turan Güven Darvinci, ateist, materyalist akademisyenlerle “evrim teorisi” üzerine televizyon programlarında tartışmalara katılmış, millî ve İslami değerlere düşman bu sözde akademisyenleri perişan etmiş, tezlerini çürütmüştür.

2006 yılında yayınlanan “İnsan Gelecekte Yaşar” adlı otobiyografik kitabı Anadolu irfanına sahip bir münevverin hayatıdır. Öğretici bir kitaptır. Herkesin, özellikle genç kuşakların mutlaka okuması ve ders çıkarması gereken bir hayat hikâyesidir. Bir idealistin, bir mefkûrecinin, bir ülkücünün hayat yolunda nelerle karşılaştığının, hangi zorluklardan, badirelerden geçerek akademik kariyere ulaşmasının bugünlere gelmesinin nefis bir anlatımıdır. Bir çoklarımızın kendimizi bulduğumuz, duygulanarak, gözyaşlarımızı içimize akıtarak okuduğumuz bir hayatın yaşanmışlığıdır anlatılan!

28 Şubat sürecinde dik duruşuyla mazlumların sesi ve sözcüsü oldu

Türkiye’de başörtüsü yasağının en fazla mağduriyet ve tartışma yarattığı yer üniversiteler oldu. Bir dönem başları örtülü olduğu için birçok öğrenci yükseköğrenim hakkını kullanamadı. Yasaklarla ilgili uygulamalar, 1990'ların ikinci yarısındaki 28 Şubat süreciyle zirveye çıktı

Askerin dolaylı yoldan siyasete müdahale ettiği '28 Şubat süreci', kamuda başörtüsü yasağının zirveye çıktığı dönem oldu. 28 Şubat 1997 yılında yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında  "irtica"  ile mücadele adı altında anti demokratik baskılar, dayatmalar başladı,   demokrasiye temel hak hürriyetlere aykırı olan 18 faşist madde uygulamaya sokuldu. Aslında tavsiye niteliğinde olması gereken faşizan kararlar hayata geçirildi. Listenin en etkin bir şekilde uygulanan maddesi başörtülülere karşı kamu kurumlarında yaptırımlar içeren madde oldu.

 O dönemde, başörtüsü yasağı, zamanın İstanbul Üniversitesi Rektörü’nün başörtüsünü yasaklayan 23 Şubat 1998 tarihli genelgesiyle başladı. Bu tarihte üniversitelerde eğitim gören başörtülü öğrenci sayısı on binlerle ifade edilmekteydi. Bu öğrenciler okula geldiklerinde güvenlik ekipleriyle karşı karşıya kaldılar.  BÇG adlı hukuk dışı yapı üniversitelere müdahale etti. BÇG ile irtibatlı Laikçi-Faşizan BAAS’çı zihniyete mensup kadrolar üniversitelerde kurdukları  "ikna odalarında" başörtülü öğrenciler başlarını açmaya zorlandılar. Açmayanlar hakkında davalar açıldı. Öğrencilerin önünde iki seçenek vardı; ya başlarını açarak yükseköğrenime devam edecek ya da açmayarak üniversiteye veda edeceklerdi. Kimi evlerine döndü. Kimi, istemeyerek de olsa başlarını açarak ya da peruk, bere vs. yöntemlere başvurarak okullarına devam ettiler. Kimi de maddî imkânlar bulup yurtdışında okudular.

İşte bu süreçte Turan Hoca görev yaptığı Kırıkkale üniversitesinde başörtülü öğrencilere sahip çıktı, onların başörtülü olarak okula ve derslere girmesi için büyük mücadele verdi. Derslere soktu. YÖK ve üniversite yönetiminin baskılarına boyun eğmedi, tehditlere boyun eğmedi. BÇG ve YÖK’ten gelen başörtü düşmanı kararları çöpe attı, tanımadı.  Mazlumların sesi ve sözcüsü oldu.  Hüseyni sevdaya sahip Turan Hoca Ülkücü duruşuyla yiğit tavrıyla üniversitede tarih yazdı.    Muhsin Başkan siyasette, Turan Hoca üniversitede millî ve yerli duruşlarıyla gönüllerde taht kurdular.

Muhsin Başkan Davet etti Siyasete girdi

Turan Hoca BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nu çok severdi. Onunla 1970 yıllardan beri hukuku vardı Muhsin Başkan’a yürekten, gönülden bağlıydı.  Şehit Liderimiz Muhsin Başkan’da Turan Hocayı çok sever, sayar ve onun düşüncelerine, görüşlerine büyük önem verirdi.  Düzenlenen bir çok istişari  toplantılara  Turan Hoca’yı çağırır, onu dikkatle dinler ve istifade ederdi. Muhsin Başkan’ın davetiyle Büyük Birlik Partisi (BBP) ne katıldı. 2002 yılında BBP Genel Başkan Yardımcısı olarak görev aldığı bu partiden 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan Genel Seçimde BBP Osmaniye Milletvekili adayı oldu.

Ülkücü Hareketin Tarihinde Köklü Bir Geçmişe Sahip Selçuklu Vakfı’nın Genel Başkanlığını da Yapmıştır

Milliyetçi dergilerin çoğunda 1970 yılından beri çok sayıda sosyal içerikli yazılar yazmıştır. 28 Şubat sürecinde Gündüz Gazetesinde yazılar yazmıştır.  Yazılarında demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü savunmuş, her türlü vesayetçiliğe  karşı  çıkmış,   darbe peşinde koşan  cuntalara karşı “ordu siyaset dışı kalmalıdır, ordunun siyasete bulaşması doğru değildir,  milli iradenin üstünde  güç olamaz” demiştir. 

Ülke ve dünya sorunlarına duyarlılığında hiçbir eksilme olmaksızın, yeniden üniversitedeki görevine döndü. Siyasi hayatını bir daha dönmemek üzere noktaladı. Kendi fıtratına en uygun işin bilimsel araştırmalar yapmak ve eserler vermek olduğunu gördü. Üyesi olduğu dernek ve vakıflar arasında Kadirli Eğitim ve Kültür Vakfı (Kurucu Genel Başkanlık yapmıştır), Türk Ocağı (Hars Heyeti Üyesi), Biyologlar Derneği (Genel Başkanlık Yaptı) bulunmaktaydı.  

1979 yılında Ülkücü Şehitlerin aileleri ve cezaevlerinde yatan Ülkücüler için kurulmuş olan ilk ismi SOGEV olan  (Sosyal Güvenlik ve Eğitim Vakfı daha sonra Selçuklu Sosyal Güvenlik, Eğitim, Kültür ve Dayanışma Vakfı olmuştur.) Selçuklu Sosyal Güvenlik, Eğitim, Kültür ve Dayanışma Vakfı olan 1996 yılında Selçuklu Vakfı adına alan bu kurumunda yılarca Başkanlığını yaptı SOGEV de Rahmeti Prof. Dr. Kamil Turan hoca Rahmetli Galip Erdem ağabey ve Şehit lider  Muhsin Yazıcıoğlu’da Başkanlık yapmıştır

Turan Güven hocamız bu onurlu görevi 2006 yılında Lütfi Şehsuvaroğlu’ndan Selçuklu Vakfı Genel Başkanlığını devraldı. 2010 yılına kadar bu görevi yürüttü. Kısa bir süre sonra tekrar Selçuklu Vakfının genel başkanlığına seçildi. Bu ulvi görevi 2017 yılına kadar sürdürdü. Bayrağı halef-selef olduğu Lütfi Şehsuvaroğluna devretti. Evli ve üç çocuk babasıdır.

Alimin ölümü alemin ölümü gibidir

Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor: “Alimler yeryüzünün kandilleridir.”, “Alimin ölümü alemin ölümü gibidir.”  Rasulullah aleyhisselam’a “İlim nedir?” diye sorulunca “Amelin kılavuzudur.” buyurmuştur.

İlim; karanlıkları aydınlatan nur, âmâlara rehber, insanlığa mürşit, amel için kılavuz ve dünyada da ahirette de kurtuluşun reçetesidir. İlim biz Müslümanlar için hayatımızı aydınlatan ve ahiretimize yön veren en önemli vasıflardan biri olmalıdır. Efendimiz aleyhisselam yine ilim hakkında şöyle buyurmuştur; “İlimden bir mesele öğrenmek, bütün varlığı ile dünyadan daha hayırlıdır.”

Hz. Ali’nin şu îkazı ne kadar ibretlidir:  “Ey ilim sahipleri! İlminizle amel edin; hakikaten ilim ehli sadece ilmiyle amel edendir.”

Efendimiz aleyhisselam şöyle buyurmuştur: “Yalnızca şu iki kişiye gıpta edilir: Birisi, Allah’ın kendisine verdiği malı Allah yolunda harcayıp tüketen;  diğeri ise Allah’ın kendisine verdiği ilimle amel eden ve onu başkalarına öğreten kimse.”

 Âlimler peygamberlerin vârisleridir. Şeref, övünç ve değer olarak bu derece ve bu rütbe insana yeter. Zira Peygamberlik rütbesi üstünde hiçbir rütbe yoktur. Dolayısıyla bu rütbenin varisinin şerefi üstünde de hiçbir şeref yoktur.

İlim ile ameli birbirine bağlayan unsur ise haşyet, yani Allah korkusudur. Yüce Rabbimiz buyuruyor ki: “Kulları içinde ancak âlimler Allah’tan (gereğince) korkar. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, çok bağışlayıcıdır. İlim ile Allah korkusunun birbirinden ayrılmayacağını büyük İslam alimleri söylüyor. Demek ki gerçek ilim, insanı haşyete, yani Allah korkusuna sevk eden ilimdir. Hakiki haşyet ise mutlaka kişiyi salih amel işlemeye teşvik eder.

İşte Turan Hoca ilmiyle amel edenlerdendi. Sürekli okuyan, araştıran, sorgulayan ve ilmi ahlaka sahip bir akademisyendi.

Çukurova’nın asil ve yiğit evladı Turan Hocamız’da  İslam ahlakı vardı. Ahlaklı, faziletli, dürüst, haysiyetli bir insandı.  Asla çıkarların, menfaatlerin adamı olmadı, daima fikirlerin ve ülküsünün adamı oldu. Turan hoca Oportünist değildi, ikiyüzlü değildi.

Fikrî ve felsefî derinliği  olan Ülkücü münevyer  Turan ağabeye göre siyaset, ilkeler ışığında ülkeye hizmet etmenin adıdır. Siyasi tutarsızlık ve ilkesizlik ise asla kabul edilemez ve onaylanamaz. İradesini muktedirlere, güç merkezlerine, odaklarına teslim edenler asla “özgür olamazlar”, ilkeli bir duruş sergileyemezler.

Turan Hoca rehin alınanlardan, teslim olanlardan, ilkesizlerden, duruş ortaya koyamayanlardan, siyasetçi, milletvekili, genel başkan ilim adamı asla olmaz derdi.

Siyasi tarih ilkeli duruş ortaya koyamayanları, korkakları, hesap adamlarını tarih bir tarafa mutlaka not eder.   Açığı olanlar, diyet borcu olanlar, dik duruş ortaya koyamazlar. Çıkar çevreleriyle menfaat ilişkisine girenler, kirli ve karanlık ilişkileri olanlar çok kolay teslim alınırlar. Hemen saf ve çizgi değiştirirler.

Bugün maalesef siyaset sahnesi siyasi fırıldaklarla, hesap adamlarıyla, ikbal peşinde koşan menfaatperestlerle dolu. Fırıldaklardan, korkaklardan, iki yüzlülerden, riyakarlardan, sahtekarlardan, yalancılardan, hayasızlardan dava adamı olmaz.  Bedel ödemekten korkanlardan dava adamı olmaz. İlkeli duruş ortaya koyamayanları, korkakları, hesap adamlarını tarih bir tarafa mutlaka not eder.

Turan Hoca bütün varlığını Kur'an'a bağlayan bir adamdı. Kur’an ve peygamber sevdalısıydı. O’nun referansı Kur’an ve sünnetti.  Kamil bir Müslümandı.

Ülkücü Hareketin kitabını yazan  büyük  mütefekkir   Seyit Ahmet Arvasi   Hocamız  1980 öncesi “Hergün  Gazetesi”nde “Türk–İslam Ülkücüsü  Kimdir?” yazısında  Türk–İslam   Ülkücüsünün  tarifini  yapıyordu.   Hepimiz şahidiz ki yaşayışla,  duruşuyla,  tavrıyla Turan Hoca tam bir Türk-İslam  Ülkücüsüdür, Nizam-ı Alem Ülkücüsüdür.  Bir ilim, ahlak ve karakter adamı olan Turan Hoca bir Ülkücü gibi yaşamıştır. Turan Ağabey hesap adamı değil, dava adamıydı.  Hasbiydi,  vefalıydı, kadirşinastı, kısacası adam gibi adamdı. Yüce Mevla’mız bizi ilimleriyle amel eden kullarından eyleyip hesabımızı müyesser eylesin.

  Yiğit Ülkücü Tekbirlerle toprağa verildi

12 Temmuz 2003 günü Ankara’da düzenlenen “Irak Türkleri ve Musul-Kerkük” adlı panelin oturum başkanı rahmetli hocamız Turan Güven’di. Gençlik Parkı Kültür Merkezinde yapılan panelin üzerinden tam 16 yıl geçti. Cenâb-ı Hakkın takdirine bakın ki, hocamızın toprağa verileceği gün, yine aynı yerde Yusufiyeliler Derneği’nin toplantısı oldu. Program Turan Hocanın vefatı nedeniyle kısa kesilip bazı etkinlikler iptal edildi ve toplantıya katılan 68-78 kuşağı cezaevinde yatmış ülkücüler, misafirler salondan toplu halde Karşıyaka Mezarlığına defnedilecek olan Turan Hocamızın cenazesine katıldılar. Kabre kadar da tekbirlerle iştirak ettiler.

Turan hocanın ardından bizlerin söyleyebileceği tek bir söz kaldı:

“Alimin ölümü, alemin ölümü gibidir.”

 Çok kıymetli ülkücü büyüğümüz, ağabeyimiz,  örnek dava adamı Prof. Dr. Turan Güven Hocamızı rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun.

Yedi Gündem
Abone Ol
hakkı öznur güven turan GÜNCEL Haberleri
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Tosuncuk, memleketi Giresun'da dere yatağına kaçak villa yaptırmış
Tosuncuk, memleketi Giresun'da dere yatağına kaçak villa yaptırmış
Son Dakika! Soylu, istifa iddiaları sonrası kendisine destek veren Bahçeli'ye teşekkür etti
Son Dakika! Soylu, istifa iddiaları sonrası kendisine destek veren Bahçeli'ye teşekkür etti