totobo giris youtube mp3 cevirici masöz istanbul hotmail aç

Ömer Muhtar demişti, Hafterci çıktı

Haber 7 yazarı Taha Dağlı, tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu Türkiye ve Libya anlaşmasının ardından Doğu Akdeniz'de stratejik galibiyetin elde edilmesinin arkasında, 2011 yılında Ahmet Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanı olduğu dönemde kefil olduğu ismin Hafter safına geçmesiyle ilgili bir yazı kaleme aldı.

Ömer Muhtar demişti, Hafterci çıktı
Ömer Muhtar demişti, Hafterci çıktı
İstanbul escort Nişantaşı escort Şerifali escort Maltepe escort Sancaktepe escort Eyüpsultan escort Şişli escort Kayaşehir escort Büyükçekmece escort Beşiktaş escort Mecidiyeköy escort Zeytinburnu escort Sarıyer escort Bayrampaşa escort Fulya escort Beyoğlu escort Başakşehir escort Tuzla escort Beylikdüzü escort Pendik escort Bağcılar escort Ümraniye escort Üsküdar escort Esenyurt escort Küçükçekmece escort Esenler escort Güngören escort Kurtköy escort Bahçelievler escort Sultanbeyli escort Ataşehir escort Kağıthane escort Fatih escort Çekmeköy escort Çatalca escort Bakırköy escort Kadıköy escort Avcılar escort Beykoz escort Kartal escort şirinevler escort

İşte Taha Dağlı'nın o köşe yazısı:

 

 

Dünya bugün Türkiye ile Libya’yı konuşuyor.
Herkes Ankara-Trablus hattındaki anlaşmaya tepkili.
Karşımıza ise Hafter denilen bir darbeciyi çıkarıyorlar.

Kaddafi’nin zamanında kovduğu, CIA’in sahip çıkıp beslediği, Kaddafi linç edildikten sonra ise Libya’ya gönderip, ülkeyi ikiye böldürdüğü bir isim Hafter.

 

 

Hafter’e destek ABD’yle sınırlı değil.
Arkasında İsrail var, AB ülkeleri var.
En yakın dostu Mısır’daki darbeci Sisi.
BM tarafından muhatap alınıyor.
Wagner adlı Rus paralı askerlerden oluşan birliğin de komutası onda.
Parası ise BAE’den geliyor.

Mustafa Abdülcelil diye bir figür vardı, bir zamanlar.
2011’de Kaddafi’ye karşı ayaklanan Libyalı isyancıların lideriydi.
Kaddafi devrildikten sonra Libya geçiş yönetiminin başkanı olmuştu.
O da şu an bir numaralı Hafter destekçisi.

Mustafa Abdülcelil, Hafter’in safına geçtikten sonra ülkesini de terk etti, BAE’ye yerleşti.
Şu an BAE’nin himayesinde.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
2011 Şubat ayında Libya’da halk ayaklanması başlamıştı.
16 Mart’ta da Suriye’de sokak olayları patladı.
19 Mart 2011 ise Libya için kritik bir tarihti.
Fransa’nın ısrarıyla NATO, Libya’da Kaddafi’ye yönelik müdahaleyi gerçekleştirdi.

Tunus, Mısır, Libya, Suriye hepsi peş peşe karışmıştı.
Türk Dışişlerinin de kafası karışıktı.
Başkan Erdoğan o dönemde Başbakandı.
Suriye’de Esed ile görüşüyor, uyarı üstüne uyarı yapıyordu.

Libya’daki kaos ortamında ise Türk Dışişleri tam olarak ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu.
Bir şeyler oluyor ama Türkiye nerede durmalıydı?
Şubat’tan Mart’a gelindiğinde Libya’ya müdahale çağrıları yükseliyordu.
Erdoğan, NATO harekatını duyunca, ilk tepki gösterenlerden olmuştu.
“NATO’nun ne işi var, Libya’da”
demişti.
Türkiye tam olarak nerede duracağı kararını verememiş olsa da Erdoğan, NATO müdahalesine kesinlikle karşıydı.

Şubat’ta başlayan isyanın lideri Mustafa Abdülcelil, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yakınlık kurdu.
Davutoğlu bu adamı, Libya direnişinin efsanevi lideri Ömer Muhtar’a benzetiyordu.
Türkiye’nin sınırsız desteğini sunuyordu.

19 Mart 2011’de apar topar bir müdahaleyle NATO, Libya’ya girdi.
Dışişleri ise isyancıların başındaki Abdülcelil ile ilişkiyi daha da ilerletti.
Ağustos’ta Kaddafi linç edildi.

Bingazi’de üslenen Abdülcelil ise geçiş yönetiminin başkanı oldu.
Davutoğlu Libya’ya gidiyor, bu adamla görüşüyor, onu Türkiye’ye getirip, Erdoğan’la görüştürüyor, para yardımı sağlıyordu.
Hatta Abdülcelil’i memleketi Konya’da bile ağırlamıştı.

2013 sonrası Libya’da işler terse gitmeye başladı.
2014’e gelindiğinde Hafter denilen darbeci ABD’den Libya’ya gönderildi.
Hafter darbe yapıp, ülkeyi ikiye böldü.
Tobruk ve Bingazi’de üslendi.
Davutoğlu’nun “Ömer Muhtar’ın torunu” diye hitap ettiği Abdülcelil de onun safına geçti.

Türk Dışişlerinin Libya’daki yatırımı iflas etmişti.

Libya’daki öngörüsüzlüğün faturasını tek başına dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun üzerine yıkmak, ne kadar doğru olur, ne kadar yanlış, burası tartışılır.
Sonuçta o Dışişleri Bakanıysa, onu orada görevlendiren bir irade de var.
Ama şu da bir gerçek ki o irade Libya’da ne olup bittiği tam olarak anlaşılsın diye onu Dışişlerinin başına getirmiş.
Libya’ya yönelik NATO müdahalesine destek çıkılırken de “durun bir dakika ne NATO’su, ne müdahalesi” diye uyarmış.

Bugün ise Libya’da, 2011’deki öngörüsüzlüklerin, hataların telafisinin çok ötesinde, bambaşka bir politika yürütülüyor.
Hatalar tamir edilmiş, üzerine yepyeni, ayakları yere basan, tamamen Türkiye’nin milli menfaatlerini karşılayabilen bir süreç başlatılmış.

Evet amacımız 2011 Libya öngörüsüzlüklerini ille de Davutoğlu’na fatura etmek değil.

Ama tam da Türkiye, Libya’yla Akdeniz’deki tüm dengeleri değiştiren, Batı dünyasının tüm kimyasını alt üst eden işlere imza atarken, en başta da CHP’liler, Davutoğlu’nun adından, işlevinden, etkisinden tek söz etmeyip, 2011 Libya politikasındaki yanlışlıkları gündeme taşıyor ve bunu da Erdoğan’ın üzerine yıkma yüzsüzlüğünü gösterebiliyor.

Daha da fazlası geçtiğimiz Cuma günü parti kuran Davutoğlu, ajandasındaki A’dan Z’ye her şeyi konuşurken Libya’nın, Suriye’nin dününden tek kelime bile bahsetmiyor, 2011’den Erdoğan’ı sorumlu tutmaya kalkanlara, “o bendim” demeyip, kafayı kuma gömüyor.

Yedi Gündem
Abone Ol
Erdoğan Türkiye ahmet davutoğlu libya suriye Taha Dağlı hafter GÜNCEL Haberleri
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Tosuncuk, memleketi Giresun'da dere yatağına kaçak villa yaptırmış
Tosuncuk, memleketi Giresun'da dere yatağına kaçak villa yaptırmış
Son Dakika! Soylu, istifa iddiaları sonrası kendisine destek veren Bahçeli'ye teşekkür etti
Son Dakika! Soylu, istifa iddiaları sonrası kendisine destek veren Bahçeli'ye teşekkür etti